Röportaj – oitheblog.com
Roma seyahatleri dönüşünde ayaklarının tozu ile yaptığımız röportaj ile oitheblog.com kurucularını, Öykü Doğan ve İdil Atay, bloğumuzda misafir ettik.
Genel anlamda bir soru akışı takip etmeden anlık aklımıza gelenleri sorduğumuz röportajda onlar da bizi kırmadan sorularımızı cevapladılar.
İşte karşınızda oitheblog.com röportaj yazımız, keyifli okumalar…
Oİ kim, okuyan aşinadır. Aynı sınıf, sonra aynı ev, kavgaların boyutları değişti. Peki değişmeyen ne? Sizin küçüklüğünüzden bu yana birlikte çıktığınız bu yolda değişmeyen neler var aranızda?
20 senedir arkadaş olmamız iyi bir cevap olabilir mesela, galiba en sabit olan şey buydu, onun dışında her şey değişti pek tabii 🙂 Hala kız kardeş gibiyiz, hala pek çok kararımızı birbirimize danışarak alıyoruz, hala ne olursa olsun bir arada olacağımızı biliyoruz gibi gibi.
Hazır kavga demişken çıkacağınız yolculuklar için fikir ayrılıklarınızda karar merci kim? Yoksa biz karar veremezsek, zarlar versin diyip hemen bir tavla maçı mı yoksa “okuyucularımıza sorduk 5 popüler cevap arıyoruz” mu diyorsunuz?
Öyle karar mercii durumu söz konusu değil, tartıştığımız tabii ki oluyor, ancak neticede her zaman ortak karar veriyoruz. Zaten çıkılacak yolculuklar konusunda pek fikir ayrılığı yaşamayız genelde, o iş daha çok seyahat esnasında oluyor, dolayısıyla çok da uzamıyor. Bir kere Bangkok’ta uzatacak gibi olmuştuk (15 dakika falan) onda da uzatmak için en kaotik şehri seçtiğimizi fark edince bir daha uzatmama kararı aldık, ders oldu resmen bize hahah.
Storylerde de görüyoruz. Genelde içerik eklemede ya da günlük yaşantınızdan storylerde yan yana olduğunuzu düşünürsek birbirinizden farklı olarak yaptığınız aktivite, hobi gibi uğraşılarınız var mı?
Çoğunlukla bir aradayız, birlikte yaşıyoruz çünkü aynı zamanda. Ancak tabii ki başka aktivitelerde de bulunuyoruz. 🙂
Sizi bir yeri gezmeye yönlendiren şeyler her yer için farklılaşır mı yoksa hep şu gezme isteği midir sizi seyahate başlatan?
Her yer için farklılaşır. Bazen bir etkinlik, bazen doğa, bazen müzik, bazen sırf müzeleri için gittiğimiz oluyor. Ama hepsinin temelinde seyahat ve dünyayı görme tutkusu yatıyor pek tabii.
Diyelim ki bir gezi fırsatı çıktı. Ancak her seçeneği daha önce ziyaret ettiniz. Bunlar Lizbon, Amsterdam ve Roma olsun. Tekrar gitmek isteseniz hangisini seçerdiniz? Yoksa- Aynı yer mi!! Ay yok canım ben almayım-cılardan mısınız?
Amsterdam’a 4 kere gittik, Roma’ya 2. Gezimizden bugün döndük, dolayısıyla Lizbon. İlk cümlenin başı, son sorunuzun da cevabı olmuştur diye düşünüyorum. Çoğu kişinin aksine biz şehirlere birkaç kez gitmeye bayılıyoruz, şehir ile gerçek bir bağ kurma durumu asıl o zaman gerçekleşiyor çünkü.
Sizi Spotify’dan da biliyoruz. Bilmediğimiz ise farklı ne tarz müzik ve grupları takip ettiğiniz, konser seyahatleri yapar mısınız mesela?
Ohoo, hem de nasıl. Son Madrid gezimizi gerçekleştirme sebebimiz Rolling Stones konseriydi mesela. Bu aralar da festivallere göre gezi planlıyoruz hatta. Aslında Spotify’a baktığınızda müzik zevkimiz de aşağı yukarı anlaşılıyor zaten.
“Ya çok da şey yapmışız aslında gitmesek de olurmuş be” dediğiniz seyahatleriniz oldu mu? Detaylandırırsanız seviniriz.
Yok, biz gittiğimiz her yerde sevecek bir şey buluruz, hiç öyle “ay gitmeseydik” deme huyumuz yoktur.
Son sorumuz da seyahat bloğu yazarları için gelsin. Kişisel blog yazarları olsanız da seyahat kısmına baktığımızda listenin sonunu görmek zaman alıyor. Peki sizce oitheblog.com bir iş, uğraşı ise bu tarz bir işe başlamak için eser miktar seyahat sayısı var mıdır? Yoksa böyle bir şart olamaz, seyahat sayısı şu kadar olmayan travel blog yazmaya başlayamaz gibi cümleler birtakım uydurmalar mıdır? 🙂
Bizce bu noktada önemli olan “hadi ben seyahat blogger’ı olayım” diye seyahat etmeye başlamamak. Yani seyahat etmeyi sevdiğin için adeta Umut Sarıkaya gibi “benim de söyleyeceklerim var” demek daha doğru geliyor. Daha çok gezmek için blog açayım, turnayı gözünden vurayım diye başlarsan o iş yaş. Aksi takdirde popüler hale gelme ve yol kat etme kaygısı ile bu işin tadına varılamazmış gibi geliyor.
Buradan bir kez daha vakit ayırarak sorularımızı cevaplayan Öykü ve İdil‘e teşekkürlerimizi sunarız.
oitheblog blog sayfası: oitheblog.com
oitheblog instagram: oitheblog
Bir yorum
Geri bildirim: