Şirince Seyahat Rehberi; İzmir’e gelenlerin daha çok bildiği Konak, Alsancak, Çeşme, Alaçatı, Efes, Selçuk, Kuşadası, Seferihisar gibi harika yerlere nazaran belki daha az bilinse de Şirince oldukça harikulade bir yer. Hadi Şirince’nin o harika yollarını, güzelliklerini ve insana huzur veren ortamını, Şirince’de ne yapılır ve Şirince köyü gezilecek yerler cevabını birlikte keşfedelim.

Daha fazla gezi noktamızı için Instagram profilimize bekleriz. Fotoya tık tık 🙂

View this post on Instagram

📍Burası bir turistik nokta, evet💯 O konuda hem fikiriz. Ancak burada aktif bir yaşam sürmekte ve bunun devamlılığı için gezginler, ziyaretçiler olarak sakinleri ve sonraki gelecekler için burayı korumalıyız. Ve unutmamalıyız ki burası Şirince Köyü sade bir turistik nokta değil 🙏😍 Sevgiler ❤️ . . . . . #seyahat #travell #gezelimgorelim #gezilecekyerler #roamersclub #cokgezenlerkulubu #gezenbilir #izmir #gezenti #şirince #şirinceköyü

A post shared by DÜNYAYIGEZERKEN🎒Seyahat|Travel (@dunyayigezerken) on Jul 25, 2019 at 10:56am PDT

Şirince, İzmir’in Selçuk ilçesine bağlı tam bir köy ortamında turistik günler geçirilebileceğiniz bir yer. Bulunduğu konum itibari ile yükselti de kurulu olan Şirince adının hakkını vermektedir. Köy merkezinden kafanızı çok az yukarı kaldırarak bakışlarınızı gökyüzü ile buluşturabilirsiniz. Bu da insana bir ferahlık, bir özgürlük hissi sunar. Köye giderken ve köy çevresinde sıra sıra servi, zeytin ve şeftali ağaçları görebilirsiniz. Şeftali ise bu köyün sevilen bahçe ürünleri arasında gelmektedir. Eskiden köy olan Şirince artık bir mahalledir. Ancak biz yine de bu güzide yeri köy olarak anıcaz ve öyle anlatıcaz. Şirince köyünde mübadele ile birlikte yaşanan nüfus artışı günümüz yerleşimini de desteklemiştir. Genel geçim kaynakları ise zeytinyağı, şeftali üretimi, meyve aromalı şaraplar olarak gösterilebilir. Günümüzde ise turizm de İzmir’in bu hoş görünümlü köyünün geçiminde önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenledir ki artan ziyaretçisi ile birlikte unutulmaması gereken orada aktif bir köy hayatının olması ve bunun korunarak doğal kalmasının sağlanması gerekmektedir. Bu nedenle burayı ziyarete gelen turistlerin her anlamda bu köyün korunmasının sağlanmasına katkıda bulunması önemlidir.

MAYALARDAN GÜNÜMÜZE: ŞİRİNCE

Mayaları daha çok gündeme getirmiş olan olaylardan biri de meşhur Maya Takvimidir. Maya takvimi her biri 20 günden oluşan 18 aydan oluşmaktadır. Bu hesaba göre 360 gün elde edilmektedir. Ayrıca 5 tane de ekstra gün vardır. Sonuçta 365 gün tamamlanmaktadır. Bu takvimin bitiş zamanının 21 Aralık 2012 olarak belirtilmesi ve bunun kıyamet olarak yorumlanması sonucu Maya Takvimi yeniden gündeme gelmiştir. Buna ek olarak Şirince’nin bu kıyametten etkilenmeyeceği bir anda Köy nüfusunu arttırmış ve otellerin tıka basa dolmasını sağlamıştır. Ancak Şirince tabi ki bu söylentilerden ibaret bir yer değildir. Kaldı ki Şirince o tarihten önce de gayet güzel ve tatlı bir köydü. Günümüz Meksika bölgesinde yaşamış olan Mayalar tarihi MÖ 10 bin yıl öncesine dayanmaktadır. Tarih öncesi çağlarda yaşamış olan bu uygarlık döneminin en gelişmiş uygarlıkları arasında yer almaktadır. Toplum genel itibarı ile savaşçı bir yapıya sahipti. Orta Amerika yerlilerinin de kökenini Mayalar oluşturmaktadır.

ŞİRİNCE NASIL GİDİLİR?

Şirince köyüne ulaşım için aslında birkaç seçenek mevcut. Bu seçeneklerden sizin seyahat planınıza uygun olanı seçmek ise tamamen size kalmış. Biz henüz buradan ayrıldığımız için ilk olarak kendi tercihimizi anlatalım dedik.

1.Tercih: Özel aracınızla

Biz seyahatimiz dâhilinde yaz klasiğimiz olan Gümüldür’e giderek aile ziyaretlerimizi bitirdikten sonra hadi bir değişiklik yapalım diyerek yola çıktık. Bu sebep ile ilk olarak Gümüldür’den bir rota çizicez sizlere. Aslında bu rotayı uzatabilirsiniz. Çünkü Seferihisar, Ürkmez, Gümüldür, Özdere, Kuşadası aynı sahil şeridinde olduğu için buralardan bir şekilde Şirince ulaşım rotasına dâhil olabilirsiniz.

Şirince ulaşımı için biz Gümüldür’den yola çıktığımızda ilk varış noktamız Selçuk ilçesi olacak. Gümüldür’den yaklaşık 1 saatlik sürüş ile Selçuk ilçesine varıyoruz. Bu arada Gümüldür-Selçuk arası yollar biraz virajlı. Bu nedenle lütfen emniyetli bir sürüş sağlayınız.

Selçuk ilçesine vardığımızda babamla aramızda bir güzergah konuşması oldu. Ben Şirince tabelasını takip edelim dedim. Babam ise kendi bildiği ve hep kullandığı yolu önerdi. Sonuçta tabela takibini seçtik. Zaten Şirince tabelası olarak yolda sizi ayırıyor. Ancak bu ne viraj arkadaşlar. Şirince yukarıda bir köy, hem viraj hem yokuş biraz çekilmez oldu. Bunun yerine aslında bir tabela ile belirtilmeyen ancak babamın bildiği yolu köyden eve dönerken kullandığımızda daha az viraj olduğu için daha rahat ettiğimizi söylemeliyim. Kendi aracımızla ile Gümüldür’den ulaşım bu şekilde. Ancak farklı yerlerden kendi araçları ile gelecekler için Selçuk oradan da Şirince yolu zaten oldukça yakın.

2.tercih: Otogardan araçlarla

Eğer bir yerden karayolu ile ulaşım sağladıysanız sizi İzmir otogarda Selçuk araçları karşılar. Bunları kullanarak Selçuk’a gelebilir. Buradan da yine minibüsler yardımı ile Şirince’ye ulaşım sağlayabilirsiniz.

3.tercih: İZBAN

Bu noktada İzmir’de oldukça popüler olan İZBAN’a yer vermek istiyoruz. İZBAN neredeyse tüm İzmir’i dolaşmaktadır. Bunun sonucunda oldukça kolaylık sağlamaktadır. Herhangi bir metro istasyonundan metroya bindiğinizde İZBAN aktarma istasyonunda inerek ya da direkt olarak İZBAN istasyonundan Tepeköy’e giden trene binmeniz gerekmektedir. Buradan da Selçuk ilçesine ve oradan da Şirince köyüne ulaşım sağlayabilirsiniz. Bu arada yaz dönemi olduğu ve pek çok ziyaret noktasını barındırdığı için Selçuk – Tepeköy arası günlük sefer sayısı 20’den 26’ya yükseltilmiş. Burada söylememiz gereken ve bizim de yakın zamanda tecrübe ettiğimiz bir konuda sizi uyarmak istiyoruz. Eskiden bir bilet ücreti ile İZBAN’ı kullanabiliyorduk. Ancak şu an tüm güzergâhı düşünerek belirlenen bir ücreti kartınızda hazır bulundurmanız gerekiyor. İZBAN istasyonuna girişte bu ücret kesiliyor. Daha sonra indiğiniz durağın önceden belirlenmiş mesafe-ücret politikasına göre paranız iade ediliyor. İndiğiniz durakta sizi yönlendiren göstergeler mevcut. Bunları takip ederek ‘ArtıPara’ makinelerinin yanına geldiğinizde kartınızı okutarak para iadesi almayı unutmayın. Bunun için bir takım kurallar mevcut. Bu siteden ve İZBAN treni içerisinde bilgilendirme panolarından detaylı bilgi alarak hareket ederseniz para kaybı yaşamadan seyahatinizi gerçekleştirebilirsiniz.

ŞİRİNCE KÖYÜ HAKKINDA

Şirince; eskiden Kırkınca, Kirkince, Çirkince olarak anılmıştır. Günümüzde ise güzelliği adıyla eşleşmiştir. Burada kendimizi ve kendimizden bir parçayı buluyoruz. Bir İzmirli olarak İzmir’in böyle değerlerinin hak ettiği yeri bulmasına oldukça seviniyorum. Gerçekten de pek çok yazıda belirtildiği gibi adı gibi şirin bir köy Şirince.

Şirince yoluna çıktığımızda bayram daha yeni bitmişti. İzmir’de kiminin şikâyetçi kiminin ise sevdiği kapalı hava hâkimdi. Benim için ise fark etmez İzmir’in güzelliğine hiçbir şey gölge düşüremezdi. Bu hislerle yola çıktıktan sonra Selçuk civarında hafiften başlayan çilemeler yerini bir anda yağan yağmura bıraktı. Bu bırakma tam da biz Şirince girişine vardığımızda başlamıştı. Arabayı şöyle bir kenara çekerek napacağımıza karar verirken babam da şurda kahve var burda şu var duralım bir çay içelim diyordu. Ancak arabadan dışarı çıkmakla sırılsıklam olmak işten bile değil. Çünkü çok kuvvetli yağıyordu. Bir de bir sürü otopark varken arabayı öylece bırakmak tahminimce sıkıntı yaratacaktı. Zaten köy yeri olduğu için araç yolu dar. Bunları düşünürken babam buraları bildiğinden köy merkezine doğru ilerleyelim dedi. Orada da bir otopark vardı. Gerçekten orada otopark olması işimize yaradı. Çünkü hemen orada arabayı park ederek bir kahveye koşar adım gittik. Otopark oldukça uygun günlüğü 10 TL.

ÇINAR ALTI KAHVESİ

Geldiğimiz yer Çınar altı Kahvesi. Burası oldukça güzel ve otantik bir yer. Hemen kendimize bir yer buluyoruz. Ben kendime ceket, şemsiye almadım diye kızıyordum. Ancak çevreme bir baktım ki herkes bizim gibi hazırlıksız yakalanmıştı. Hemen kumda kahvelerimizi söylüyoruz. Kum ocak ve cezveler her şey önümüzde hazırlanıyor. Bu nedenle birkaç poz foto almayı ihmal etmiyoruz. Isınan kumda yavaş yavaş pişen kahve tıpkı bir dostluk gibi yavaşça kıvamını alıyordu. Gerçekten hoş bir lezzet ve sunuma sahip olan kahvelerimizi yudumlarken birkaç polar üst rica ediyoruz. Yağmur halen daha kuvvetli, muhabbet de koyu olunca oturmaya devam ediyoruz. Aramızda yaptığımız muhabbete kulak misafiri olan işletme sahibi de bize katılınca babamla hemşeri olduklarını anlıyoruz. Onlar da ufak bir muhabbet ettikten sonra Şirince ve İzmir insanının ne denli iyi yürekli, temiz kalpli insanlar olduklarını bir kez daha görüyoruz. Artık yağmur şiddetini biraz azaltıyor. Biz de kendimizi Çınaraltı Kahve’sinin solunda yer alan ve üstü görece kapalı olan Şirince çarşısına atıyoruz.

ŞİRİNCE ÇARŞISI

Burada envai çeşit hediyelik eşya bulmanız mümkün. Özellikle magnetler çok hoş. Çarşı boyunca da kumda kahve yapan yerler görebilirsiniz. Biz öncesinde içtiğimiz için buraları pas geçerek yürümeye devam ediyoruz. Çarşı içerisinde otantik ve buraların motiflerini yansıtan kıyafet tezgâhları var. Ayrıca meyve aromalı şarap satışı da yapılmakta. Öncesinde tatmanız da mümkün olan şarapları biz farklı bir yerde denedik. Çarşının sonu biraz daha geniş bir meydana açılmaktadır. Buradan yine tırmanmaya devam ediyoruz. Tırmanmaya diyoruz çünkü güzel taşlarla oluşturulmuş yol yokuş olarak devam etmekte.

Herhangi bir şekilde yol tarifi vermek istemiyoruz. Çünkü o kadar güzel sokakları var ki spontane olarak keşfetmek eminiz ki sizi daha mutlu edecektir. Ancak bazı yerleri yine tarif etmeye çalışırız. Çarşı bittiğinde daha dik bir yokuşu çıkmaya başlıyoruz. Ara sokaklar o kadar güzel ki. Buraya neden daha önce gelmediğinizi sorgularsınız. Parçalı taşlar ile bezeli yollar, köy yaşantısını yansıtan Bodrum misali beyaz evler, duvarları, kapıları, evlerin bahçeleri gerçekten farklı bir yerde olduğunuzu size yaşatmaktadır. Şayet Şirince’ye gelirseniz aa burası da mı yolmuş diyeceğiniz yollar göreceksiniz. Her köşe başı bir farklı olan köy içerisinde yollar ve evlerin fotolarını almak için kamera, telefon artık ne varsa şarjını tam doldurun ve hafızasını boşaltın. Bizden söylemesi!!

Yokuşu çıkarken buranın devamında kilisenin olduğunu biliyorduk. Ancak yokuş dik ve yağmur nedeniyle kayganlaşan bir zemin vardı. Bu nedenle dikkatli çıkmanızda fayda var. Yukarı ulaştığımızda kilise tabelasını görerek oraya yöneliyoruz.

ŞİRİNCE

St. John Baptist Kilisesi

Uzun süreli harap olarak duran kilise yenileme sonrası ziyarete açılmıştır. Kilise girişinde sizi küçük bir havuz ve dilek mumlarının yakıldığı avlu karşılar. Havuzda yazan yabancı cisim atmak yasaktır yazısına inat içerisi para dolu olan havuzun sağından geçerek kiliseye giriyoruz.

Kilise içerisinde Şirince’nin asıl sahipleri isimli bir sergi yer almakta. Burada edindiğimiz birkaç bilgiyi sizlerle de paylaşalım; 1924 yılında Mübadele ile yaklaşık olarak 6000 mübadil eski adıyla Kırkınca’ya gelmiş. 1922 yılında terkedilmiş olan Rum evlerine yerleştirilmişler. Giderek azalan nüfus ise şimdilerde 570 kişiden oluşmaktadır. Bilgileri sergide altında Sergun Ağar yazan bir panodan aldık. Sergi içerisinde ise Şirince’nin asıl sahipleri konseptinde ailelere ve onlarla ilgili bilgilere yer verilmiş.    

Kiliseden çıkarak tekrar havuzun kenarına geliyoruz. Burada eğer bir soluk almak isterseniz havuzun yanında bir kafe var. Oldukça harika bir manzaraya sahip bu kafede keyifle çay yudumlarken manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Çıkarken sağ tarafta hediyelik eşya dükkânı görüyoruz. Önünde ise mahzene gider yazısı bulunmakta. İçeri girerek mahzene iner kısmına yöneliyoruz. Buradan mahzene iniyoruz. Karşımızda Şirince meyve aromalı şaraplar.

İnerken ve çıkarken merdivenlerine dikkat edin, çünkü oldukça dik. İndiğimizde anlıyoruz ki bildiğiniz mahzen ve içerisi yığınla şarap dolu. Eski ve otantik bir görünüme sahip. Eski tasarım koltuklar, bar var. Tavana baktığımızda büyük kütüklerin mahzen direklerini desteklediğini görüyoruz. Hemen barın yanında ‘O kadar denediniz alın bari’ tabelası var. Biz karadut aromalı şarabı denedik ve beğendik. Mahzeni geride bırakarak yürümeye devam ediyoruz.

Yolda çeşitli dükkânlar ve harika sokaklar bize eşlik etmeye devam ediyor. Yol üzerinde çok güzel kilim-halı karışımı şeyler satan bir yere rastlıyoruz. Gerçekten çok güzel ve bir renk uyumu içerisinde alıcısını bekliyorlar.

Ancak o an pek alışveriş modunda olmadığımız için es geçiyoruz. Gerçekten çok güzel ve uyum içerisinde yapıldıkları oldukça belli. Buraları da geride bırakırken köylük yerin olmazsa olması taze mi taze ekşi mayalı ekmek satan bir tezgâhın önünden geçerken annem fiyatını soruyor bile. Hiç böyle şeyleri kaçırmaz. Onu göre göre biz de birçok şeyde eski müdavimlerden olduk çıktık yahu. Burdan kendisine selamlar, her ne kadar her daim buraları takip edemese de 😀 Ekmeklerin satıldığı tezgahın yanında dururken kolumda tatlı bir sıcaklık hissediyorum. Hava sıcak ama böyle bir etki olmamalı derken gözüm bir yere takılıyor. Tezgâhın hemen yanında taş fırın var.

Henüz sıcak. Anlaşılan kadın ekmekleri orada pişiriyor. Sıcak ve taze olarak satıyor. Kokuların bu denli yakından geldiğine şaşmalı. Bu arada buranın hemen ilerisinde şarap ve reçel gibi ürünlerin satıldığı başka bir dükkâna daha giriyoruz.

Şirince’deki diğer tüm insanlar gibi buradaki kadın da oldukça sıcakkanlı karşılıyor bizi. Alışveriş yapmamız önemli değil, onun için ürünleri tadalım yeter. Beğenirsek alırız. Hissiyat böyle olunca daha bir mutlu geziliyor doğrusu. Biraz da Maya Takvimini o zamanlar buradaki kalabalığı konuşurken bir yandan da süt reçeli, damla sakızlı reçel tadıyoruz. Tatları efsane tabi ki. Dönerken alırız, şimdi taşımayalım diyerek oradan ayrılıyoruz. Ancak dönerken de almayı unutuyoruz. Buradan dükkân sahibine özürlerimizi gönderiyoruz, bir dahaki sefere de almaya söz veriyoruz 🙂

Yolda yürürken kapısı yarım açık kafenin içine girmeden kapıdan manzaralarını resmen fotoğraf makinemizle çalıyoruz. Gerçekten çok güzel ve otantik. Bunları yürürken görmek de insana farklı ve güzel duygular yaşatıyor.

Tam yolun ortasında kalan ve sokağı ikiye ayıran ‘Doktorun Evi Butik Otel’ ile karşılaşıyoruz. Dışarıdan da bakıldığında çok güzel korunduğu belli. Evler ve Rum esintileri gerçekten bir harika sokaklarda.

St. Dimitrios Kilisesi

Sonunda az ileride St. Dimitrios Kilisesine varıyoruz. Kiliseyi şöyle bir turluyoruz. İçerisi kullanımda değil gibi gözüküyor ancak içeri girdiğinizde karşı duvardaki ahşap üzerine işlemeler ve çizimler sanki dün çizilmiş gibi. Tam bir yunan mimarisine sahip olduğunu daha girmeden dışarıdaki sütunlardan anlayabilirsiniz.

Biz gezerken babam bir anda kayboluyor. Malum biz çok telaş yapmadan geziyoruz. Babam ise ben zaten buraları gördüm ve biliyorum havalarında. Hemen kilisenin yanındaki bahçe kafe gibi bir yerde oturup manzaraya karşı çayını yudumlarken buluyoruz babamı. Çayın tadı bir harika, büyük semaverlerde ve odun ateşinde ağır ağır demini alıyor. Gerçekten de denenmesi gereken bir durum ve Şirince’de iyi gidiyor hani. En son da zaten yapılacaklar listesi bırakırız merak etmeyin.

Tekrar sokaklarda yürümeye devam ediyoruz. Amacımız Hodri Meydan Kulesine çıkmak. Ancak nasıl gitmeliyiz, yürümeli mi yoksa araba ile mi gitmeli diye düşünürken. Birden Doktorun Evi Butik Otel’in orada köy elması satan bir amca görüyoruz. Elmalar o kadar güzel ki almadan geçsek inanın olmaz. Oldukça da uygun fiyatları. Aldıktan sonra hemen birer tane de elimize alarak yiye yiye yürümeye devam ediyoruz. Gerçekten harika elmalar, hatta birinden kurt bile çıktı. Ben buna oldukça sevindim. Sonuçta organik bir şeyler yediğimizin kanıtı diye kabul ettim 😀 Hani hep öyle derler ya, ben de onlara inandım.

Yollar bitmiyor zaten bitmesini isteyen kim. Yolda evin bahçesi gibi düzenlenmiş kafelerin yanından geçerken Elif hemen bir bahçeye dalıyor. Çok harika düzenlenmiş ve hemen yol kenarında oldukça şirin yerler.

ŞİRİNCE’DE NE YENİR?

Artık oldukça acıktık. Biz elmaları arabaya koymaya giderken yemek yiyecek bir kafe, lokanta vb. bulma görevini her zamanki gibi babam üstleniyor. Geldiğimizde her zamanki gibi babam yemek yerini bulmuş ve bir çay söylemiş de yudumluyor bile. Şaşırdık mı tabi ki hayır. Hemen çöktük biz de. Yemekler oldukça güzel gözüküyor. Babamlar, köfte söylerken ben kuzu şiş söylüyorum. İkisinin de lezzeti oldukça mükemmel. Ancak kuzu şiş ebatları biraz minyatür. O nedenle bir porsiyon daha söylemeniz gerekebilir. Ben ekmek filan idare ettim tabii :D. Bir de ortaya Keşkek söyledik. Bildiğiniz gibi Ege bölgesinde Keşkek oldukça yaygındır, özellikle düğün yemeklerinde. Burada yalnızca buğdaylar biraz daha iri kalmış çünkü burası bir lokanta. Normalde sabahtan başlanır ve saatlerce buğday kazanlarda dövülerek minnacık yapılır. Ancak gel gelelim tadı efsaneydi. Ben çok yemediğim halde başından ayrılamadım. Mekanın adı Şirince Yörem Restaurant & Cafe – Yöresel Ege Mutfağı. Menüsünde yöresel birçok lezzet bulmanız mümkün. Ege’nin meşhur ot yemekleri dahi var. Müdavimleri mevsimine göre sorup tadabilir. Hemen köy merkezindeki Çınar altı kahvesinin yakınında.

Sahi biz napıyorduk?? Hodri meydan kulesini arıyorduk. Babam o işi de çözmüştü. Yoksa biz mi öyle sanmıştık. Hadi kestirme bir yol öğrendim yürüyerek gidebiliriz dediğinde yaklaşık 1 km yazan bir tabela gördüğümü hatırlamıştım. Ne kadar kestirme olabilir ki diye düşünürken. Babam bizi dağ taş tırmanacağımız bir yola getirdi. Hatta tarif ettiği yol insanların evlerinin avlusundan geçiyordu da kadınlar buyrun geçin diye izin verdiler. Ancak oldukça uzun ve yokuş bir yoldu ve zorlamamızın anlamsız olduğunda ortak bir kararla arabaya doluştuk. Hedef Hodri Meydan Kulesi ve Nişanyan Evleri.

HODRİ MEYDAN KULESİ

Hodri Meydan Kulesi 2010 yılında Sevan Nişanyan tarafından yaptırılmış. Kule adının hakkını veren bir hikâye ile yaptırılmış. Daha önce yaptırılan yapılar hakkında çıkan yıkım kararı ardından hodri meydan denerek yapılan bu kule Şirince’ye hâkim bir yerde yer alıyor. Ayrıca kuleden çıkınca Nişanyan evleri yoluna da girmiş oluyorsunuz. Kulenin en tepesine çıktığımızda Şirince’ye daha yukarıdan bakabiliyoruz. İlk başlarda çıkılıyor mu diye etrafında dolandık ama kapısını açık görünce demek ki çıkılıyor diye düşünerek çıktık. Yukarıda sandık sandalye gibi eşyalar da var.    

ŞİRİNCE NİŞANYAN EVLERİ

Nişanyan Evleri oldukça güzel ve sakin bir yerde yer almakta. Sanki kendi içlerinde bir mahalle gibi birbirlerinin yanı sıra sağlı sollu dizilimlerle yerleşmiş evlerden oluşmakta. İçerisi ise oldukça renkli lavantalar, çeşitli ağaçlar ve bitkiler, hatta büyütülmüş ve uzatılarak çardak etrafına sarılmış kivi dahi var. İçerisi gerçekten sessiz, sakin ve çok güzel. Sitelerinde yer alan bilgiye göre buradaki evler 19.yüzyıldan kalma köy evleri ve tamir edilerek günümüz halini almış. Kerevetli, Cumbalı ve Hamamlı evler. 450 mt. yükseklikte bulunan bu evlere olan ulaşım Arnavut kaldırımlı hoş sokaktan sağlanmakta. Yaklaşık 20 dönümlük bir arazide İlyastepe Bağ evleri de bulunmakta, Kuleli Konak da. Gerçekten çok güzel bir arazi ve evler bir harika.

Nişanyan Evlerini de o kendine has şirinliği ve huzuru ile baş başa bırakarak tekrar köy merkezine geliyoruz. Yeni noktamız Ali Nesin Matematik ve Felsefe Köyleri. Hadi hep birlikte keşfe devam.

ALİ NESİN MATEMATİK ve FELSEFE KÖYÜ

( a² + b² = c² )

Şirince’ye 1 km uzaklıkta olan Nesin Matematik, Felsefe ve Sanat köylerine, çevremizdekilere sora sora arabayla ulaştık. Karşımıza öncelikle Matematik Köyü çıktı. Bizim gibi ziyaretçiler olsa da ders çalışan bir öğrenciye duyulan saygı misali köyde sessizlik hakimdi.

 ‘Bilindiği üzere, matematik dersi genel olarak öğrencilerin korkulu rüyasıdır ve birçok öğrenci matematikte başarısızdır. Oysa matematiksel düşünebilme, soyutlama, çıkarım yapma, sonuçları öngörme, modelleme ve planlama becerileri çağdaş insan için mutlak gereksinimlerdir.’ olarak yanıtlar Nesin Köyleri internet sitesinde ‘’Neden Matematik Köyü?’’ sorusunu.

Profesör Ali Nesin öncülüğünde bin bir güçlükle ve değerli insanların bağışlarıyla kurulmuş Matematik Köyü bize matematikten çok daha fazlasını sunuyor. Dersin de köyü olur mu? Hele de bu ders öğrenciler tarafından genellikle sevilmediği söylenegelen bir ders ise? Matematik Köyü, yolda belde yürürken; her yerden sayılar, problemler, işlemlerin hortladığı bir köy olarak da eğlenceli olabilirdi aslında 😊. Sessiz, sakiiin, kuş sesleri, yemyeşil doğasıyla insana huzur veren şööyle güzel bir uykudan, sağlam bir kahvaltıdan sonra kalkayım da ders çalışayım isteği veren huzur dolu bir köydür kendileri.

Matematik Köyü, imece usulü kurulan dünyada ilk köy olma özelliğini taşıyor. Burada ‘çok çalıştım, biraz da dinleneyim’ dediğiniz zamanlarda ise inzivaya çekilebilir, doğayı seyredebilirsiniz. Muhteşem bir manzaraya sahiptir. Çadırlarda ve evlerde kalma imkânı sunan köyde öğrenciler üçer kişilik gruplara dahil olur. Tuvalet temizliği de dahil olmak üzere tüm işler dönüşümlü olarak öğrenciler tarafından yapılır. Mutfak, bulaşık ve sulama işleri de diğer işler gibi onları bekler. Öğrenciler çok da zamanlarını almayacak işleri patates, sovan soyma vb işleri görev paylaşımıyla yaparak bazı sorumlulukları da almış olur ve söylentilere göre öğrenciler bu gibi işleri yaptıkça nedendir bilinmez daha bir şevkle çalışmaya devam ediyormuş! 😊

Matematik köyü öğrencilere ne sunuyor sorusuna ise; dört öğün nefis yemek ve yatak dışında matematik eğitimi, çalışma ortamı, huzur ve doğa olarak yanıt verilmektedir. Yoğunlaşmayı engelleyecek her türlü radyo, havuz, müzik gibi etkenlerin bu köyde yeri yoktur. Bildiğimiz köy gibidir. Öğrencilerin şu kısacık zaman diliminde, yaz ayının belirli döneminde ders çalışmak için geldiği bu köyde dikkatini dağıtacak her türlü etkenin ortadan kaldırılması uygun görülmüştür.

Köyün düzenlediği programlarda burs imkânı bulunur ve derslere göre ücret değişmektedir. Matematik köyü topluma ve bilime faydalı olma amacıyla kurulmuştur ve Nesin Vakfı’nın mülkiyetindedir.

Matematik köyüne dair öğrendiğimiz bu bilgilerden sonra yolumuza devam edelim! Sarmaşıklarla, yeşilliklerle çevrili patikalardan inerken büyük bir abaküs ve yol ayrımı da bizi bekliyordu. İşte Felsefe Köyü tabelası! Bir Felsefe bölümü mezunu olarak Felsefe köyünü çok merak ediyordum. Tabeladan sonra yanlış bir tarif bizi Sanat Köyü’ne götürmüş olsa da burayı da şans eseri görmüş olduk. Girilmesi yasak bir yere girmiş ve çok da oyalanmadan Felsefe köyünün yerini sormuştuk. Az gittik, uz gittik ve Felsefe Köyü’ne ait olduğunu düşündüğümüz bir amfi dikkatimizi çekti. Oradan geçen bir öğrenciyi kaçırmadan hemen yakaladık ve Felsefe köyünün tarifini rica ettik. Felsefe köyünün tam olarak burası olduğunu, Matematik köyündeki abaküs gibi Felsefe köyünde Felsefeye dair bir heykel, yapı vb olmadığını, derslerin buradaki amfide işlendiğini söyledi. Biz de yol boyunca ilerleyerek huzurlu ortamda, açık havada ders çalışan öğrencileri, kütüphanede parmak arası terliğiyle rahat rahat ders anlatan hocayı ve onu dinleyen ve dinlemeyip kendi aralarında konuşan öğrencilere özendik. Kütüphaneye girip, ‘Yavrum bu günleri çok arayacaksın, hocanı dinle!’ diyesim gelse de diyemedim. Özenerek, oradan yürüyerek geçme süremi; içerideki ortamı, hocayı, tahtayı, öğrencileri inceleyerek kullandım. Ne güzeller!

Saat 18.00 olmuştu ve ziyaretçilerin arabalarını park yerinden dışarı çıkarmaları isteniyordu. Arabaların girebildiği kapı artık kapanıyordu. Biz de keşfini tamamlamış olduğumuz Nesin Köylerini hayran kalarak bitirmiş olduk. Şirince’ye giderseniz (gidin çok güzel!) Nesin Köylerini de mutlaka ziyaret etmelisiniz!

ŞİRİNCE’DEN YAPMADAN DÖNMEYİN

1. Köy merkezindeki Çınaraltı Kahvesi’nde dinlenin ve kumda kahvelerinin tadına bakın.
2. Şirince sokaklarında yürüyerek ortamın tadını çıkarın, acele etmeden keyfini çıkararak yürüyün ve yeni sokaklar bulmaya çalışın.
3. Şarap mahzenlerine uğrayın ve Şirince’nin meşhur meyveli şaraplarını mahzenlerde deneyin. İçmeseniz de mahzenleri görün.
4. Dimitrios Kilisesi yanındaki kafede mutlaka odun ateşinde semaverden çay için.
5. John Baptist Kilisesi avlusunda bulunan kafede soluklanın ve manzaranın tadını çıkarın.
6. Nişanyan Evlerini mutlaka görün ve çardakta bulunan kivileri keşfedin.
7. Doktorun Evi Butik Otel yanındaki sokakta mevsiminde giderseniz köy elması almayı unutmayın.
8. Dimitrios Kilisesi yolu üzerindeki tezgâhtan ekmek alın. Yanındaki taş fırını fotoğraflayın.
9. Ali Nesin Matematik Köyü ve Felsefe Köyü’ne mutlaka uğrayın. Yanılmıyorsam 18 ya da 18:30’dan sonra arabaları dışarı çıkartarak araç girişini kapatıyorlar.
10. Matematik Köyü içerisindeyken kütüphanede verilen dersleri keşfedebilirsiniz. Dışarıdan ortak olunan ders sanki dersi kırıp sonradan gelen öğrencilerin ders dinlemesi gibi bir havaya girmenize neden oluyor. Ancak sorarsanız da içerden dinleyebilirsiniz belki. Sıkıntı yaratacaklarını sanmıyorum.
11. Şirince esnafı ile köy ve eski durumu hakkında sohbet ederek köyü daha detaylı keşfedin.
12. Köylü teyzelerin el emeği yaptığı ürünlerden alabilirsiniz.
13. Doğal yiyeceklerden mutlaka alın.
14. Beyaz badanalı evlerin ahengine hayran kalın.
15. Sokaklardaki bahçeden bozma görünümlü şirin kafelerde vakit geçirin.

Instagram‘a da bekleriz ve daha fazla foto için instagramdan takipte kalın. Floransa yazımız için tık tık…

Dünyayı Gezerken görüşmek dileğiyle…